BAŞYAZI
Anadolu Nazariyatı: Kendini Bilmenin ve Birliğin Nazari Temsili
“Anadolu Nazariyatı”, Anadolu Mayası’nın temel ilkesi olan “cümle varlığın birliği ve kardeşliği” üzerine inşa edilmiş bir düşünce sistemidir. Bu sistem, nazariyatı yalnızca aklî (us/ratio) düzeyde bir soyut yapı olarak değil; aynı zamanda insanın kendi nefsi tecrübesiyle bizzat içinde yer aldığı bir seyir süreci olarak görür.
Bu düşünce hattı, keşfî-inşâ yöntemine dayanmaktadır. Bilginin sadece akledilerek değil, aynı zamanda yaşanarak ve inşa edilerek elde edildiği bu yöntemde “onto-epistemik” bir bakış açısı benimsenir. Yani varlıkla bilgi arasındaki ayrım değil, iç içelik vurgulanır. Anadolu Nazariyatı bu bağlamda, yalnızca kavramsal bir kurgu değil, bir hakikatin içrek ve tecrübî temsilidir.
Anadolu Nazariyatı, Yalçın Koç’un “Anadolu Mayası” ifadesinde sembolleşen düşünce mirası ve onun teorik açılımlarına dayanan bir terkiptir. Bu terkibi özgün kılan, “Anadolu”yu yalnızca bir coğrafya değil, mayalanmış bir anlam mekânı olarak görmesidir. “Maya”, burada hem dilsel hem de varlıksal bir temele işaret eder: esas, öz ve içsel birliktir. Bu bakımdan “nazariyat”, mayalanma sürecinin teorik ifadesidir. Ancak bu nazariyat, fikirlerin fikri değil, hakikatin gönülde doğuşudur.
Anadolu Mayası’nın hakikatini anlamak, “kendini bilme”yle başlar. Kadim hikmetin en eski emri olan “Kendini bil!” çağrısı, sadece bireysel iç görü değil, aynı zamanda varlığın birliksel hakikatine yönelmiş bir çağrıdır. Türk-İslam düşüncesinde bu, “kendini bilen Rabbini bilir” ifadesiyle karşılık bulur. Bu bilgi, sıradan bir malumat değil; gönülde doğan kelamın, hakikate açtığı bir bilinç hâlidir. Gönle inen kelam, mayadır. Ve bu maya, insanı yoğurur; yeni bir kimlikle, yeni bir birlik bilinciyle yeniden doğurur.
Anadolu bu mayayı, Hoca Ahmet Yesevî’nin alperenleriyle tutmuştur. Bu nedenle Anadolu’da düşünce, sadece teorik bir çaba değil; birliğe açılan gönül yolculuğudur. Ve bu yolculuk, gönle inen kelamla başlar. O kelamın söz değil, öz olduğunu kavramakla hakikat yoluna girilir. Bu, felsefe ile hikmetin buluştuğu yerdir.
Anadolu Nazariyatı dergisi, bu nazari temelin ve gönül tecrübesinin akademik ve entelektüel bir zemin üzerinde yeniden inşasını hedefler. Gönül ile aklın, kelam ile fikrin, kadim olanla inşa edilenin iç içeliğinde; birliğin düşüncesi, düşüncenin birliği ortaya konulmaya çalışılacaktır.
Bu dergi, yalnızca geçmişin mirasına değil; bugünün düşünsel karmaşasına da yanıt arar. Felsefe, din bilimleri, sanatlar ve tarih gibi alanlar arasında bağ kurarak hakikatin izini sürmek ister. Çünkü biz inanıyoruz ki, birlik üzerine mayalanmış bir düşünce sistemi, sadece teorik değil, aynı zamanda varlıksal bir hakikattir.
Bu vesileyle; “nazariyat”, “hakikat”, “birlik” ve “kendilik” arayışındaki tüm araştırmacıları, gönül ve akıl birliğine davet ediyoruz.
Anadolu Nazariyatı
Editör